489052959_122183185514262423_771373867431722963_n

 

Son dönemde meydanlarda yankılanan sesler, aslında uzun yıllardır birikmiş bir toplumsal rahatsızlığın yansıması. Halk, haklarını arıyor ve bu hak arayışında siyasi partilerin kendi iç dengelerine ya da çıkar hesaplarına kurban edilmek istemiyor. İşte tam da bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için bir dönüm noktasına gelinmiş durumda. CHP, yalnızca bir muhalefet partisi değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesini temsil eden bir yapıdır. Bu irade, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği rotada, halkı önceleyen, halkla birlikte hareket eden bir anlayış olmalıdır.

 

CHP’NİN SORUMLULUĞU VE TARİHTEN DERSLER

 

Tarihte, kriz dönemlerinde liderlik sergileyen hareketler, yalnızca kendi destekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini kucaklayan adımlar atmışlardır. Atatürk’ün önderliğinde Milli Mücadele’nin başarısı, yalnızca bir grubun değil, her kesimden insanın ortak mücadelesiyle mümkün olmuştur. Kurtuluş Savaşı, yalnızca cephede kazanılmadı; halkın desteği, milletin ortak hedefi etrafında birleşmesi bu zaferin temel taşı oldu. Benzer şekilde, 1970’lerde Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP, “Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzen” söylemiyle toplumsal dayanışmayı güçlendirmiş ve halkın farklı kesimlerini ortak bir çatı altında toplamayı başarmıştı. Bugün, CHP’nin benzer bir bütünleştirici yaklaşıma ihtiyacı var.

 

Günümüz siyasetinde ise Maltepe mitingi, halkın değişim talebinin güçlü bir ifadesi oldu. Ancak bu mitingin yalnızca bir gösteri olarak kalmaması, bir dönüşüm hareketine evrilmesi gerekiyor. Burada CHP’nin en önemli sorumluluğu, miting meydanlarını yalnızca kendi partisine mal etmek yerine, toplumsal muhalefetin her rengini içerecek bir birlikteliğe öncülük etmektir. Bu noktada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Maltepe mitingindeki çağrısı önemliydi. Ancak bu çağrının Genel Başkan Özgür Özel tarafından daha geniş bir perspektifle yapılması gerekirdi. Muhalefetin farklı bileşenleriyle ortak hareket etme iradesinin net bir şekilde gösterilmesi, halkın güvenini kazanmanın temel şartıdır.

 

BİRLİKTE KAZANMAK İÇİN BÜTÜNLEŞMEK GEREKİR

 

Bugün, meydanlara gelen yüz binlerce insanın yanında olmak isteyen birçok muhalefet partisi var. Ancak bu partilerin CHP bayrağı altında toplanmak istemediğini de biliyoruz. İşte bu yüzden CHP’nin rolü, yalnızca kendi bayrağını dalgalandırmak değil, halkın tüm kesimlerinin kendini ifade edebileceği bir zemin yaratmak olmalıdır. Maltepe mitinginde belediye başkanlarının desteği elbette önemliydi, ancak milletvekillerinin bu süreçte geri planda tutulması düşündürücüydü. Yıllardır CHP’ye emek vermiş isimlerin sahnede olmaması, partinin iç dinamiklerine dair soru işaretleri yaratmaktadır. Oysa bir mücadeleyi büyüten şey, ortak irade ve dayanışmadır.

 

Bu noktada, CHP yönetiminin sembolik ama etkili bir adım atması gerekiyor. Tüm CHP yöneticilerinin Anıtkabir’de bir araya gelerek, ortak bir irade beyanında bulunmaları ve halkın karşısına birlik içinde çıkmaları güçlü bir mesaj olacaktır. Ardından, Genel Başkan Özgür Özel’in Atatürk’ün partisinin lideri olduğunu unutmadan, tüm muhalefet partilerine açık bir çağrı yapması ve “millet” kelimesini kullanırken “Türk milleti” vurgusunu yaparak kapsayıcı bir dil benimsemesi önemlidir. Unutulmamalıdır ki, meydanlarda toplanan insanlar yalnızca bir partinin destekçileri değil, farklı görüşlerden olsa da aynı sorunlarla mücadele eden yurttaşlardır.

 

Eğer bu sürecin nihai hedefi bir varoluş mücadelesini büyütmekse, o zaman küçük hesaplardan vazgeçmek ve tüm muhalefet partileriyle eşit zeminde bir birliktelik kurmak şarttır. Aksi takdirde, mitingler yalnızca anı olarak kalacak ve halkın umudu bir kez daha boşa çıkacaktır. Oysa tarihin bize öğrettiği en önemli derslerden biri şudur: Birlikte kazanmak için bütünleşmek gerekir.