large_MARMARA_BELEDIYELER_BIRLIGI_BASKANINI_SECTI_8_072d3e2ae6

 

Marmara Bölgesi’nin, yüz ölçüm olarak Türkiye'nin 9’da 1’ine denk geldiğini belirten İmamoğlu, “Ama bir başka bakış açısıyla, Türkiye'mizde 3 vatandaşımızdan 1’inin yaşadığı bir yer. Bu kadar ters orantılı bir yerleşim, dünyada bir bölgenin, bir yörenin üzerine bu kadar yük edilmiş bir yoğunluk, çok fazla rastlanır bir durum değil. Bunun sorumluluğu olduğu kadar, aynı zamanda sorunları da var. Bir yanıyla bizim hepimizin omuzlarında olan sorumluluk tarafı var. Ama bir yanıyla da yığılmış sorunları var. Çözümlerin de hiçbirisi, az önce başkanımızın da ifade ettiği gibi, bireysel marifetle ya da sadece bir ilçenin, beldenin ya da bir büyükşehirin marifetiyle çözülmesi mümkün değildir” şeklinde konuştu.

 

Belediyelerin vatandaşların devletle kurduğu ilişkinin başlangıç noktası olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Kamu hizmetlerine ve kamusal haklara erişimin en eski yoludur. Seçmen iradesinin, demokratik yollarla kamu idaresine doğrudan yansıdığı yerler, belediyelerdir. Dolayısıyla bir toplumda demokrasinin standardının ve kalitesinin en önemli göstergesi de yerel yönetimlerdir Yerel yönetimlerde nabız varsa, demokrasi canlıdır. Bu nedenle vatandaşın, her şeyden önce devletine ve devletin adaletine duyduğu güvenin en temel taşlarından biri olan belediyelerin iyi yönetilmesi, gerçekten çok ama çok önemlidir. Bu kapsamda her birimizin ne kadar asil bir ve önemli bir sorumluluğa sahip olduğumuzun da altını çizmek gerekir. Toplumların demokrasi kültürü ve tecrübesi geliştikçe, belediye sayılarının arttığını, yetkilerinin genişlediğini, finansal kaynaklarının çeşitlendiğini görüyoruz. Buna karşın bir ülkenin demokrasi kalitesi düştükçe, demokrasisi zayıfladıkça, belediye sayıları azalıyor, yetki alanları daralıyor. Finansal olarak merkezi yönetime bağımlılığı artıyor.”

 

“BELEDİYELERİN GÜÇLENDİRİLMESİ DEMEK, VATANDAŞLARIN DA GÜÇLENDİRİLMESİ DEMEKTİR”

 

“Vatandaşın ilk sığınağı olan belediyelerin güçlendirilmesi çok önemlidir” diyen İmamoğlu, “Belediyelerin güçlendirilmesi demek, vatandaşların da güçlendirilmesi demektir. Yurttaşlar belediyeye yakın oldukça, aldığı hizmetler kolaylaşır, hizmet maliyetleri düşer, yerel kalkınma hızlanır ve yerel istihdam güçlenir. İktidarda hangi parti olursa olsun, vatandaşların en iyi hizmetleri, en kolay ve en düşük maliyetle alabilmesinin yolunun açılabilmesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi şarttır. Şehirlerin kalkınmasının sürdürülebilir olması, afetlere ve krizlere karşı dayanıklı kılınması hem kısıtlı kaynakların doğru kullanımı hem de ekonomik ve sosyal hayatın gelişimi için oldukça önemlidir. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu yerel yönetim vizyonu, demokrasimizin geleceğinden asla ayrı düşünülemez. Türkiye'de hem hükümetin hem de muhalefetin ilk gündemlerinden birisi de mutlaka bu olmalıdır” şeklinde konuştu.

 

“ HEP BERABER DAYANIŞMAK ZORUNDAYIZ”

 

“Tabii ki belediyelerinin yetki alanının genişletilmesi ve yönetimsel olarak güçlendirilmesi, elbette tek başına yeterli değildir, olmaz” diyen İmamoğlu, “Belediyelerin aynı zamanda liyakatli kadrolarla, verimli çalışma yöntemleri ve hizmet kalitesi de sürekli arttırılmalıdır. Belediyeler, kısıtlı kaynaklar ve hizmetlerini maksimize etmeye çalışırken, bir de yaşanan ne yazık ki ekonomik krizin yarattığı etkiler ile boğuşmaya her birimimiz, her belediyemiz devam etmektedir. Altyapılar için kullandığımız malzemelerin ve özellikle maliyet ve emtia fiyatlarının pek çoğu artarken, dolar kurunun etkisi de yüksek oranda hissedilmekte, teknoloji yatırımı ekonomik kısıtlar nedeniyle de çok zorlaşmıştır. Personel ücretlerinin de bu enflasyonun yüksek olduğu ortamdaki haklı artışı, belediye bütçelerinin gücünü aşmaya başlamıştır. Pek çok belediyemiz, kaynaklarının önemli bir kısmıyla sadece personel giderlerini karşılayabilmektedirler. Bu yüzden hem vatandaşla hem de diğer belediyelerle hep beraber dayanışmak zorundayız” tespitlerinde bulundu.

 

“MARMARA BÖLGESİ, TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR”

 

Türkiye Belediyeler Birliği ve bölge birliklerinin, bu dayanışma ağı için zemin oluşturma potansiyeline sahip olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Tabii bu böyle bir misyonun hakkını verebilmek adına da belediyelerin, hep birlikte, siyasi parti ayrımı yapmaksızın, siyasi baskılardan uzak, vatandaşın iyiliğinden başka muradı olmayan bir anlayış ile yönetilmesi şarttır. Marmara Bölgesi, Türkiye için çok önemlidir. Türkiye'nin batıdan doğuya açılan kapısıdır. Bölgede, özellikle yaşam kalitesinde yaşanan gelişmeyi doğuya doğru kaydırma, aktarma yeteneği bulunmaktadır. Bu yetenek, Marmara Bölgesi'ni Türkiye'nin gelişimi açısından da oldukça önemli bir noktaya koymaktadır. Ancak ne yazık ki Marmara Bölgesi'nde yer alan belediyeler olarak, bizler de çok büyük sorunlarla karşı karşıyayız” dedi.

 

“TÜM KAMU YÖNETİCİLERİNİN BOYNUNUN BORCU…”

Bu kapsamdaki Marmara Bölgesi ve yakın çevresinin en önemli beka sorununun deprem konusu olduğunun altını çizen İmamoğlu, şöyle konuştu:

 

“Bu meseleyi partiler üstü, siyaset üstü bir sürece taşıyarak, ayrımlar yapmadan, bu anlayışla yönetmek, hepimiz için elzemdir. Marmara Bölgesi'nde yaşayan halkın güvenliği için, kentsel dayanıklılığın arttırılması, deprem risklerinin yönetimi ve afet riskinin azaltılması açısından uzun vadeli, sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi hepimizin, tüm kamu yöneticilerinin boynunun borcu olduğunu hep birlikte bilmek zorundayız. Bu konuda MBB, kolaylaştırıcı ve destekleyici bir rol üstlenmeli ve doğal afet ve depremlere yönelik yapılan farklı eylem planlarını, çelişkileri çok üst seviyede yapıcı bir anlayışla ortaya koymalı ve çok güçlü önerileri geliştirmelidir. Marmara Bölgesi'nde deprem riskinin yanı sıra, pek çok risk ile de hep birlikte karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Küreselleşme ve iklim krizinin tetiklediği problemlerle mücadele etmek için gerçek anlamda güçlü bir güç birliğine ihtiyacı vardır. Bunu en son yaşadığımız, Tahir Başkan'ın da ifade ettiği, müsilaj problemlerinde çok net olarak yaşadık ve gördük.”

 

“DAHA ÇOK YAN YANA OLMALI, DAHA ÇOK BİRLİKTE DÜŞÜNMELİYİZ”

 

Belediyelerin, birlikler aracılığıyla, verimli çalışma ve yaratıcı çözümler geliştirme konusunda birbirlerini güçlendirmesi gerektiğine dikkat çeken İmamoğlu, “Daha çok yan yana olmalı, daha çok birlikte düşünmeliyiz. Bu nedenle MBB’nin ana rollerinden birisinin, Marmara Bölgesi'ne ilişkin sorunların çözümü için farkındalık yaratmak olduğunu düşünüyor ve bunu en üst seviyede destekliyorum. Bu farkındalığı güçlendirebilecek yeni bir siyasi dönemin de içinde olduğumuzu, her birimizin bilmesi şarttır. Bu dönemin bence iki temel özelliği vardır: Birincisi; özellikle seçmenler son seçimlerde, merkezi ve yerel yönetimler arasında yeni bir denge oluşturmuştur. Bu dengenin, vatandaşın hayrına bir iş birliğine dönüşmesini yürekten umuyorum ve diliyorum. İkincisi; aynı zamanda seçmen siyaseti normalleştirmeyi, siyaseti kutuplaştırma değil, bir araya gelme unsuru olarak, sistemi olarak tanımlamayı hepimize göstermiştir. Net olarak hissettirmiştir. Ve hatta zorlamıştır. Bu konunun, samimiyetin, iş birliği alanlarının genişletilmesinin bize çok büyük fırsatlar sunacağını biliyor ve inanıyorum. Tabii vatandaşlarımızın da bu sürede bizi sınayacağını, bizi takip edeceğini düşünüyorum” dedi.