bakirkoy_ibb_i_25525e5613

 

 

Bölünme İdari Değil, Siyasi Sonuçlar Doğurur

Tarih bize gösterdi ki, idari yapıları büyütmek veya parçalamak çoğu zaman göründüğü kadar masum değildir. Osmanlı’da sancakların artmasıyla birlikte merkezî otorite zayıflamış, yerel güç odakları ortaya çıkmıştı. Modern dünyada da bölünmüş şehir yapıları;

 • koordinasyon sorunları,

 • bütçe israfı

 • ve halk hizmetlerinde eşitsizlik

yaratmıştır.

Bugün 5 bin nüfuslu her yerleşimi belediyeye dönüştürmek; kağıt üstünde halka hizmet gibi görünse de pratikte ülkenin yönetim haritasını yeniden çizmek, seçim bölgelerini yeniden yorumlamak ve rant haritasına müdahale etmek anlamına geliyor olabilir.

Kentsel Dönüşümle Değiştirilemeyen Demografik , Yeni Belediyelerle Şekillendiriliyor

Yıllardır konuşulan kentsel dönüşüm, bazı bölgelerde demografik yapıyı değiştiremedi. Bu sefer başka bir yol deneniyor gibi: Yeni belediyelerle yerel yapı “yeni baştan” kuruluyor.

Parçalanan köyler, genişleyen imar sahaları, küçülen parseller… Her 5 bin kişiye bir belediye, her belediyeye bir başkan, her başkana bir yapı ruhsatı…

Yeni belediyeler, seçim haritalarını da yeniden boyayabilir. Bazı yerler “siyasi olarak anlamlı” hâle gelebilir. Çünkü yeni belediyeler, yeni seçmen havuzları, yeni kaynak alanları, yeni ihale bölgeleri demek.

Bir Yandan Belediye Kuruluyor, Diğer Yandan Başkanlar Tutuklanıyor

İşin trajikomik yanı ise şu: Meclis’te yeni belediyeler kurmak için eller kalkarken, mevcut bazı belediye başkanları başka eller tarafından görevden alınıyor, hatta tutuklanıyor.

Kanal İstanbul çevresindeki belediyelerin başkanlarına ne oldu dersiniz? Görevde değiller. Çünkü projeye “şerh” düşenlerin kaderi bu ülkede hep aynı.

İmarın değil, insanın yanında durdukları için artık makam odalarında değiller.

Ne tesadüf ki bu başkanlar, planlı yapılaşmaya değil yağmaya direnenlerdi. Şimdi yerine “daha uyumlu” yapılar aranıyor. Yeni belediyelerle beraber…

Demokrasi Sayıyla mı Ölçülür?

Belediye sayısını artırmak, demokrasiyi artırmak değildir. Seçimle gelenlerin halk iradesine rağmen görevden alınması da demokrasiye hizmet etmez.

Bir yandan “yeni temsil mekanizmaları kuruyoruz” diyorsunuz, bir yandan halkın seçtiğini görevden alıyorsunuz.

Halkın seçtiği ile devletin atadığı arasındaki çizgiyi her gün biraz daha bulanıklaştırmak; yerel yönetimi güçlendirmez, sadece güveni ve meşruiyeti zedeler.

Ülke Kare Kökünü Neden Arar?

Bir ülke neden sürekli yönetim ağını karekök gibi genişletmeye çalışır?

Her parçada bir temsil, her parçada bir kontrol…

Ancak asıl hedef bazen hizmet değil, hakimiyet olabilir.

Toprağın küçük küçük bölünmesi, sadece hizmet planı değil; nüfuzu daha kolay yönetmek, seçim haritasını yeniden çizmek, rantı daha ince bölüştürmek demektir.

 

Sonuç olarak; 

Belediyelerin sayılarını artırmak, yerel hizmeti yaymakla değil; seçim mühendisliği, rant düzeni ve siyasi merkezileşmeyle açıklanmalı.

Kanal İstanbul’un çevresindeki belediye başkanlarını görevden alıp, henüz tapusu bile çıkmamış bölgelere belediye kuruyorsanız…

O zaman sormalıyız:

Gerçekten yerel demokrasi mi büyütülüyor, yoksa sadece “biat eden küçük yönetimler” mi inşa ediliyor?